Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Yaşam boyu her 8 kadından birinde görülmektedir. Kanser, vücuttaki hücrelerin anormal hızlı çoğalması ve yayılması ile oluşan tümördür.
Meme kanseri nedir?
Meme kanseri, meme dokusunda süt bezleri veya kanallarındaki hücrelerin anormal hızlı çoğalması ile oluşur. Değişik türleri vardır. En sık görüleni, invaziv duktal karsinoma denilen süt kanallarının hücrelerinden kaynaklanan tümörlerdir. Bunun dışında; duktal insitu karsinama (yine süt kanalları kaynaklı, henüz yayılmamış, başlangıç aşamasındaki kanser), lobuler karsinom (süt bezlerin hücrelerinden kaynaklanır) gibi kanser türleri de vardır.
Meme kanseri belirtileri
Memede ağrı, sızlama, koltuk altına, omuza veya kola yayılan ağrı özellikle genç kadınlarda sık hissedilen şikayetlerdir. Bu şikayetlerin nedeni çoğu zaman, fibrokistik hastalık ve premenstrüel sendrom dediğimiz, özellikle adet öncesi günlerde artan, hormonal değişikliklere bağlı yakınmalardır. Bunların kanser ile ilgisi yoktur. Diğer bir şikayet; memede ele gelen oluşumlardır. Bunun da nedeni özellikle genç yaş gurubunda çoğu zaman gördüğümüz fibrokistlerdir. Mutlaka ultrasonografi ile muayene edilerek bunların tümör değil, basit kist olduğu belirlenmelidir. Tümör ise bu, iyi huylu fibroadenom denilen bir kitle veya kanser düşündüren bir tümör olabilir, eğer böyle ise ultrasonografi kılavuzluğunda kalın iğne ile doku biyopsisi yapılmalı ve patolojik kesin teşhis konulmalıdır. Eğer basit kist ise fibrokistik hastalıktır ve bunun da kanser ile ilgisi yoktur.
Elle muayenede koltuk altında hissedilen bezeler de hastaları korkutmaktadır. Bunlar yüksek ihtimalle büyümüş lenf bezleridir ve ultrasonografi incelemesinde yapısına, boyutlarına ve görünüm özelliklerine bakılarak iyi veya kötü huylu olduğu belirlenmelidir, gerekli durumlarda biyopsi yapılmalıdır. Diğer bir belirti, meme başından akıntı olmasıdır. Akıntı iki taraflı ve beyaz-sarı renkli ise çoğu zaman kanser dışı nedenlerledir, ultrasonografide süt kanalları genişlemiştir. Böyle hastalarda kan tahlili ile prolaktin seviyelerine bakılmalıdır ve hipofiz bezinde hormon salgılayan bir tümör yönünden araştırılmalıdır. Akıntı tek taraflı veya kanlı bir akıntı ise meme kanseri yönünden araştırılmalıdır. Bütün bu şikayetler, ailede (anne, kız kardeş, aneanne, babaanne, tezye, hala) meme kanseri varlığı, doğum ve emzirme yapmamışlık gibi meme kanseri riskinin nispeten biraz daha yüksek olduğu kadınlarda daha titizlikle değerlendirilmelidir.
İlginizi Çekebilir: Memede Kist Sebepleri ve Tedavisi
Meme kanseri farkındalık
Günümüzde, kadınlarda meme kanserinin sık görülmesi ve bu konudaki görsel ve yazılı medyada yapılan toplumsal bilgilendirmeler nedeniyle meme kanserine karşı aşırı bir duyarlılık oluşmuştur. Kadınların büyük bölümü bende de var mı diye sürekli kaygı içinde yaşamaktadır. Kendi kendine elle meme muayenesi yapmakta ve eline gelen her oluşumu kanser sanarak telaşa kapılmaktadır. Bu nedenlerle doktora, mamografiye, ultrasonografiye ve meme MR’ına başvurular aşırı düzeyde artmıştır. Bu görüntülemelerle yazılan raporlardaki her bir ifade acaba kanser mi demektir diye de aşırı kaygı ve korkular duyulmaktadır. Bu endişe, kaygı ve korkuların temelinde, geçmişten bu yana, kanser demek ölüm demektir gibi bir korku yatmaktadır. Bilgi ve farkındalık iyidir, ancak gereksiz endişe, kaygı ve korkular, zarar verici ve yıpratıcıdır.
Meme kanseri evreleri
Pek çok kanserde olduğu gibi dört evre söz konusudur. Evre-1 en erken evre, evre-4 en geç evredir. Evre-1’de tümör sadece memede ve küçük boyutlardadır. Evre-2 ve 3’de koltuk altı ve çevre lenf bezlerine yayılım vardır. Evre-4’de ise vücudun başka uzak organlarına (kemik, karaciğer, akciğer gibi) yayılım vardır.
Meme kanseri tedavisi
Tedavi, titiz bir teşhis ve evreleme yapıldıktan sonra uygulanır. Kanserin türü ve evresine göre değişen tedavi yöntemleri vardır. Erken evrelerde tümörün cerrahi olarak alınması öncelikli tedavidir. Uygun tümörlerde sadece tümörün alınarak memenin tamamının alınmadığı meme koruyucu cerrahi uygulanır. Tümörün türü, boyutu, yayılımı ve evresine göre ameliyat sonrasında radyoterapi ve kemoterapi de yapılması gerekebilir. Yine tümörün özelliklerine göre hormon baskılayıcı tedavi de yapılır. Evre-4’de tedavi ağırlıklı olarak kemoterapi ve gerektiğinde radyoterapi olmaktadır. Bu hastalarda da günümüzde yeni geliştirilen ilaç ve immünoterapilerle tedavi başarısı oldukça artmıştır.
Erkeklerde meme kanseri
Meme kanserlerinin yaklaşık %1’i erkek meme kanserleridir. Nadir görülür. Teşhis ve tedavi yöntemleri de kadınlardakine benzerdir.
Meme kanseri kontrolü
Toplumdaki meme kanseri teşhisinde iki tür yöntem vardır: Teşhis ve Tarama. Birincisi; kanser şüphesi olan, kanser belirtileri gösteren kadına yönelik bireysel muayenelerdir. Burada öncelikli olarak ultrasonografi, mamografi, gerektiğinde meme MR, meme biyopsisi yapılır.
İkincisi; hiç bir şikayeti veya belirtisi olmayan kadınlara yönelik rutin toplum taraması muayeneleridir. Bu muayeneler, özel durumlar dışında, 40 yaşından itibaren yapılmaya başlanacak yıllık mamografi ve ultrasonografi taramalarıdır. Özel durumlar; aile risk faktörlerinin olmasıdır. Bunun dışında da 20’li yaşlardan itibaren yıllık ve fibrokistik meme hastalığı olanlarda 6 aylık periyotlarla meme ultrasonografi takipleri önerilmektedir.
Meme kanseri öldürür mü?
Meme kanseri teşhisi olan kadınlarda 5 yıllık sağ kalım istatistikleri %90’ın üzerine çıkmıştır. Yani meme kanseri çok büyük oranda öldürmez. Toplumdaki farkındalığın artması, hastaların büyük oranda erken evrede teşhis ve tedavi edilmesi, teşhis ve tedavi yöntemlerindeki teknolojik gelişmeler tedavi başarıını artırmıştır.