İletişimRandevu Al
ultrasonografi-1200x675.jpg

EN iyi Radyolog ve Girişimsel Radyoloğun EN iyi gözü ve kulağıdır. Çünkü; “EN az zarar vererek, EN ekonomik yolla, EN kısa sürede tanı koyan hekim, EN iyi hekimdir”

Ultrasonografi nedir ve nasıl çalışır?

Ses dalgalarını kullanır. İnsan kulağının işitemediği kadar tiz olan ultrasonik sesler kullanılır. Bu sesler 2 – 20 Megahertz (MHz) bantındaki seslerdir. Ses, cisimlerin titreşimi sonucu meydana gelir. Bu kadar yüksek titreşimi elde etmek için PİEZO-ELEKTRİK olayından yararlanılır. Bu olay Kuartz gibi bazı kristallerin elektrik enerjisi verildiğinde genişleyip daralarak titreşmeleri ve dolayısıyla ses oluşturmaları, kendilerine gelen sesi ise yine aynı yöntemle elektrik enerjisine çevirmeleridir. Bu şekilde enerji çevirici maddelere TRANSDÜSER (çevirici) denir. Ultrasonografi aygıtlarında transdüser olarak seramik diskler kullanılır. Transdüseri taşıyan başlığa PROB adı verilir. Ses maddeyi geçerken absorpsiyon ve yansıma nedeniyle intensitesi (yani yoğunluğu) azalır. Suyun absorpsiyon katsayısı çok düşük, kemiğin ise yüksektir. Bu nedenle ses sıvılardan zayıflamadan geçer. Sesin yayılım yönündeki dokular arasındaki farklılık ne kadar fazla ise yansıma da o kadar çok olacaktır.

Ultrasonografide önemli hususlar:

Sıvıların içerisindeki ya da arkasındaki yapılar daha iyi incelenir. Yani sıvılar sesi çok iyi iletir. Bu nedenle kadınlarda rahim ve yumurtalıkların incelenmesinde mesanenin dolu olması istenir. Dolu mesane arkasındaki organlar için çok iyi bir akustik pencere (ses iletim penceresi) görevi yapar.

Bağırsak gazları arkalarındaki yapıların görülmesini engeller. Çünkü havanın arkasına ses geçmez. Bu nedenle bağırsak gazları fazla olan hastalarda karın içi organların görüntülenmesi güç olmaktadır.

Kemik ve kalsifikasyonun (örneğin taşların) arkasına yeteri kadar ses geçmez. Bu nedenle kemikle örtülü organları incelemek mümkün değildir.

ULTRASONOGRAFİK İNCELEME NASIL YAPILIR?

Hasta masaya yatırılır. İncelenecek bölgeye jel sürülür. Rahim ve yumurtalıklar ya da komşu organlar incelenecekse mesane dolu olmalıdır. İncelenecek organ ve dokunun derinliğine uygun frekansta ve şekilde bir prob seçilir. Yüzeyel yapılar, yüksek frekanslı problar ile incelenir (8-14 MHz). Derin yapılar ise düşük frekanslı problar ile incelenir (3.5 MHz). Yüzeyel incelemelerde LİNEER (düz uçlu) ve yüksek frekanslı transdüser taşıyan problar seçilir. Karın içi organlar gibi derin yapılar incelenirken KONVEKS şekilli ve daha düşük frekanslı transferler tercih edilir. Prob, yüzeyinin uzunluğu ve eni kadar kesit yapan bir bıçak gibi düşünülmelidir. Giriş kapısında bir engel yoksa (gaz ya da kemik gibi) istenilen her açıdan kesit alabilir. Anatominin çok iyi bilinmesi gerekir. Kesitler probun ağzının düzlemine ve probun eğimine göre şekillenir. Bu nedenle US görüntüleri, ancak probun inceleme sırasındaki duruşu, yeri, düzlemi ve eğimi bilinirse yorumlanabilir. Ultrasonografi, kullanıcının tecrübesine çok bağımlı bir görüntüleme yöntemidir. Bu nedenle deneyim çok önemlidir. Ultrason görüntüsü canlıdır (real-time). Kesiti yapılan bölge monitörde canlı olarak izlenir ve sonografik tanı inceleme sırasında konur. Örneğin üst karın incelemesinde solunumla karaciğerin aşağıya indiği veya büyük damarların atımları izlenebilir. İstenildiğinde görüntü dondurularak resmi çekilebilir.

ULTRASONOGRAFİK İNCELEME YÖNTEMLERİ NELERDİR?

İki temel yöntemi vardır.

  • GRİ SKALA ULTRASONOGRAFİ (US)
  • RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ (RDUS)

Gri skala ultrasonografide; görüntüler siyah ile beyaz arasındaki gri tonlarda oluşur. İyi bir görüntü elde etmek için incelenecek dokuya olabildiğince yaklaşmak gerekir. Bu düşünceden yola çıkarak endosonografi ve intraoperatif uygulamalar geliştirilmiştir. Endosonografide endoskop ucuna transdüser yerleştirilmiştir. Endoskopinin ucundaki transdüser ile mide ve duedonuma komşu yapılar (pankreas, safra yolları vb) incelenir. Transvajinal problarla rahim ve yumurtalıklar detaylı olarak görüntülenir. Transrektal problarla prostat bezi incelenir ve gerekirse biyopsi yapılabilir. İntraoperatif US ile ameliyat sırasında tümörlerin sınırları çok iyi bir şekilde belirlenebilir.

Renkli Doppler Ultrasonografi; ise damarlardaki kan akımının yönünü ve hızını belirleme temeline dayanır. Damar darlıkları incelenir. Damar içindeki kan akım hızı ölçülebilir. Doppler US’de yüksek frekanslı ses kullanılmakla birlikte, dönen sesteki frekans değişikliği kulağın duyacağı sınırlardadır. Kulak en duyarlı ses ayırıcısıdır. Deneyimli bir radyolog bu sesi dinleyerek akımın niteliği ve niceliği hakkında yeterli bilgi sahibi olabilir.

Ultrasonografide görüntüler nasıl yorumlanır?

Görüntülerde ekoların yoğun olduğu bölgeler HİPEREKOİK (beyaz), az olduğu bölgeler HİPOEKOİK (koyu gri-siyah), hiç bulunmadığı kesimler ise ANEKOİK (simsiyah) olarak tanımlanır. Ekojenitesi birbirine eşit olanlara İZOEKOİK lezyonlar denir. Hiperekoik lezyonlara EKOJEN tanımlanması da kullanılabilir.

İçi sıvı dolu olan kistik yapılar çok iyi tanınır. Ayrıca safra kesesi, safra yolları, böbrek ve idrar yollarındaki taşlar çok iyi görüntülenebilir. Ultrasonografide; hava, gaz ve kemik yapılar dışında kalan tüm yumuşak dokulardaki tümör, nodül, kitle gibi patolojiler çok iyi görüntülenebilir.

ULTRASONOGRAFİNİN GÜÇLÜ VE ZAYIF YANLARI NELERDİR?

Güçlü yanları:

  • İyonizan ışın kullanılmaz. Bilinen hiçbir zararlı etkisi yoktur. Bu nedenle hamilelerde ve çocuklarda ilk ve temel tanı yöntemidir.
  • Ultrasonografi aygıtları taşınabilir olduğundan yatak başı inceleme yapılabilir. Bu özelliği ile yoğun bakım ünitelerinde çok değerlidir.
  • Ultrasonografi aygıtları nispeten ucuzdur ve deneyimli kullanıcılar için inceleme basittir. İnceleme sırasında hastaya hiç rahatsızlık verilmez.

Zayıf yanları:

  • Tanı, incelemeyi yapan kişinin bilgi ve beceri düzeyine çok bağlıdır.
  • Hava ile dolu olan normal akciğerler görüntülenemez. Bağırsak gazları da incelemeyi engeller.
  • Ses, kalın kafa kemiklerini yeteri kadar geçemediği için yetişkinlerde kafa içi yapılar görüntülenemez.

ULTRASONOGRAFİNİN HASTALIKLARIN TEŞHİSİNDEKİ YERİ NEDİR?

Ultrasonografi bir yumuşak doku inceleme yöntemidir.

Kadın ve doğum hastalıkları: Büyük su dolu bir kese içindeki cenin ultrasonografi ile incelemeye çok elverişlidir. Zararlı bir etkisinin olmaması da US’yi hamilelikte temel tanı yöntemi konumuna getirmiştir. Rahim ve yumurtalıkların incelenmesinde de ultrasonografi ilk ve temel yöntemdir.

Parankimal organlar: Karaciğer, pankreas, dalak ve böbrek US ile çok iyi incelenir. Doğal su dolu yapılar olan safra kesesi ve mesane de US incelemesi için çok uygun yapılardır.

Yüzeyel yapılar: Yüksek frekanslı, düz uçlu lineer prob ile incelenirler. Tiroid, paratiroid, tükrük bezleri, göz küresi, lenf bezleri, meme, omuzdaki rotator kılıf yırtıkları, doğuştan kalça çıkıkları, yumuşak doku lezyonları, testis ayrıntılı bir şekilde görüntülenebilir. Transrektal prob ile prostat incelenir ve kanser şüphesinde biyopsi yapılır.

Gazlı organlar: Gaz varlığı ultrasonografinin akciğer ve sindirim borusundaki uygulamasını sınırlar. Bununla birlikte göğüs duvarına dayanan oluşumlar US ile çok iyi incelenebilir. Benzer şekilde akciğeri çevreleyen plevral sıvıyı saptamak mümkündür. Bağırsak segmentleri US ile görüntülenebilir. Hastalık nedeniyle kalınlaşmış bağırsak kesimleri, kanser veya iltihap (örneğin Apandisit) US ile saptanabilir.

Bebek beyni: Bıngıldağı açık olan bebeklerde beyin mükemmel görüntülenir (transfontanel US). Bir yaşına kadar bebeklerde kemikler kireçlenmediği için omurilik de incelenebilir.

Renkli doppler US: Damarlarda akımın varlığı, yönü ve hızı belirlenir. Akımın hızı ve şekline bakarak damar darlığı derecesi saptanabilir. Ayrıca kitlelerin damarlanması değerlendirilebilir.

ULTRASONOGRAFİK İNCELEME TÜRLERİ NELERDİR?

A.    GRİ SKALA US İNCELEMELER

  1. Abdominopelvik (tüm batın)
  2. Transvaginal jinekolojik
  3. Obstetrik
  4. Yüzeyel yapılar
    1. Tiroid
    2. Meme
    3. Skrotal
    4. Kas-iskelet
      1. Kas lezyonları
      2. Neonatal DKÇ – Yenidoğan kalça çıkığı taraması
  • Achilles tendon
  1. Omuz
  2. KTS’de El bileği US – Karpal Tünel Sendromu
  1. Yenidoğanlarda Transfontanel Kranial US

B.    RENKLİ DOPPLER US İNCELEMELER (RDUS)

  1. Renal
  2. Portal sistem
  3. Skrotal
  4. Transvaginal jinekolojik
  5. Obstetrik
  6. Oftalmik
  7. Karotis-vertebral arter
  8. Periferik vasküler incelemeler
    1. Alt Ekstremite Arteriyel
    2. Alt Ekstremite Venöz
    3. Üst Ekstremite Arteriyel
    4. Üst Ekstremite Venöz
  9. Penil
  10. Özel durum incelemeleri
    1. Hemodiyaliz Şantlarının Değerlendirilmesi
    2. Arter Pediküllü Otogreftlerin Değerlendirilmesi
  11. Femoral psödoanevrizma tedavisi (Renkli Doppler US ile)

Renkli-Doppler-Ultrasonografi-1200x801.jpg

Renkli Doppler Ultrasonografi Nasıl çalışır?

Yaklaşan ya da uzaklaşan bir tren sesini düşünelim. Sabit frekansla ses veren hareketli bir kaynak yaklaştıkça daha tiz (artmış frekans, kulağa gelen sesin dalga sayısı artmıştır), uzaklaştıkça daha pes (azalmış frekans, kulağa gelen sesin dalga sayısı azalmıştır) işitilir. Buna Doppler kayması adı verilir. Damardan akan kanın içerisindeki kanın kırmızı hücreleri gibi şekilli elemanlar hareketli yapılardır. Ses bu yapılardan yansır. Gönderdiğimiz sesle yansıyan sesin arasındaki frekans değişikliğini (Doppler kayması) saptayarak akımın yönünü ve hızını belirleyebiliriz.

Doppler incelemelerinin yapılmasının en önemli amaçlarından biri, akım hızı aracılığı ile damar darlıklarının belirlenmesidir. Diğer bir önemli kullanım alanı da, tümörlerin damar yapılarını ve kanlanmasını araştırarak, iyi huylu ya da kanser olup olmadığını anlamaya çalışmaktır. Ayrıca, bazı organların hastalıklarında, organı besleyen damarlar ve kan akımları incelenerek teşhise yardımcı olmaktadır.

Günümüzde artık sadece gri skala ultrasonografi cihazları pek kullanılmamakta olup üretilen hemen hemen tüm cihazlarda renkli Doppler özelliği bulunmaktadır. Hem ultrasonografik incelemeler, hem de renkli Doppler incelemeler, aynı cihazla yapılmakta ve hemen hemen her tür inceleme sırasında birbirlerini destekleyici olarak kullanılmaktadır. İncelenecek damar, kitle ya da organlar, önce gri skala US ile anatomik olarak incelenir; damarın iç yüzeyindeki düzensizlik, kolesterol plakları ve kalsifikasyon araştırılır. Daha sonra kan akımının niteliği ve niceliği incelenir. Akım renkle kodlanır, akımın yönü ve şekli belirlenir.

Renkli Doppler adı verilen bu incelemede, renklerin tonlamasına bakarak akımın hızı hakkında kabaca bir fikir sahibi olunabilir. Renkli Doppler’de temel olarak, kırmızı ve mavi renkler kullanılır. İncelenen akım için hangi renk seçilmişse, diğer renk karşı yönden gelen akımı gösterir. Hızlı akım rengin açık tonları ile gösterilir. Darlıklardan sonra izlendiği gibi akımın girdap yaparak tersine döndüğü alanlar, karşı renkle kodlanırlar. Hızın çok arttığı belirgin darlıklarda renk mozayiği ortaya çıkar.

Damar darlığının daha duyarlı saptanması için akım hızının ölçümü gerekir. Akan kanın miktarının değişmemesi için, örneğin damar çapı yarıya inmişse akım hızı iki misli artmalıdır. Bu ilişki damar iç çapının %95’den daha fazla daralarak akım hızının birden düştüğü kritik noktaya kadar geçerlidir. Bunun için incelenen damarın ortasından küçük bir alan seçilerek akım, frekans ya da hız/zaman grafiği şeklinde yazdırılır. Akımın hızını ve niteliğini bir grafik şeklinde gösteren bu yönteme Spektral Doppler adı verilir.

Akımın niceliği ve niteliğini belirlemede spektral Doppler daha duyarılıdır. Grafik üzerinde ölçümler yapılarak hem darlığın derecesi saptanabilir, hem akımın niteliği bir takım ölçümlerle (birçok Doppler indeksleri ile) sayısal olarak gösterilebilir.

Doppler US’de yüksek frekanslı ses kullanılmakla birlikte, dönen sesteki frekans değişikliği kulağın duyacağı sınırlardadır. Kulak en duyarlı ses ayırıcısıdır. Deneyimli bir hekim bu sesi dinleyerek akımın niteliği ve niceliği hakkında yeterli bilgi sahibi olabilir. Bu nedenle günümüzdeki en gelişmiş renkli Doppler ultrasonografi aygıtlarında bile hoparlörler varlıklarını sürdürmektedir.

Son yıllarda teknolojik gelişmelerle, renkli Doppler ultrasonografi cihazlarına, görüntü kalitesini ve damarsal akım duyarlılığı artıran pek çok yeni özellikler eklenmiştir. Ayrıca, burada ayrıntısına değinmeyeceğimiz, benzer çalışma prensiplerini ve bilgisayar teknolojilerini kullanan, başlı başına ayrı bir yeni görüntüleme tekniği de elastosonografidir. Bu yöntemde incelenen organ, doku ya da kitlelerin yumuşaklık/sertlik dereceleri değerlendirilerek, doğru teşhise yardımcı olan önemli bilgiler elde edilmektedir.

Son olarak, renkli Doppler ultrasonografiden yararlanılan diğer bir önemli uygulama alanı da, Girişimsel Radyolojik uygulamalar sırasında en yaygın olarak kullanılan ultrasonografi kılavuzluğundaki rolüdür. Girişimler sırasında iğne veya kateter yerleştirilirken, geçiş yolu üzerinde veya hedef alınan doku, kanal, kitle gibi oluşumların ve çevresinin damarsal yapısının bilinmesi, uygulanan işlemin başarısını ve risklerini etkileyen oldukça önemli bir faktördür. Bu bilgiler de renkli Doppler ultrasonografi desteği ve yardımıyla elde edilir.


girisimsel-radyoloji-riskleri-nelerdir-1200x800.jpg

Girişimsel radyoloji nedir, içeriğimizde de anlattığımız gibi girişimsel radyoloji , radyolojinin tedavi edici bölümü olup tıbbın hızla ilerleyen bir dalıdır. Girişimsel radyolojide, görüntüleme kılavuzluğunda ciltten girilerek tedaviler yapılır. Temelleri 60’lı yıllara dayanan girişimsel radyolojik tedavilerin çeşitliliği son zamanlarda çok artmıştır. Özellikle, önceden açık cerrahi olarak ameliyatla tedavi edilebilen pek çok hastalık artık girişimsel radyoloji sayesinde iğne deliğinden tedavi edilebilir hale gelmiştir. Bu içeriğimiz Girişimsel radyoloji riskleri hakkında olacaktır.

Genellikle bu işlemler hastalar için daha kolaydır. Çünkü geniş kesiler yoktur, daha az ağrı, risk ve daha kısa iyileşme zamanı ile işlemler tamamlanır. Girişimsel radyologlar tarafından önce hastadan elde edilmiş görüntüler üzerinde gerçekleştirilecek işlem planlanır. Daha sonra görüntüleme kılavuzluğunda (Dijital Substraksiyon Anjiografi, Floroskopi, Ultrason, Bilgisayarlı Tomografi) iğneler ve kateterler (birkaç milimetre kalınlığındaki plastik tüpler) ile ciltten girilerek vücut içinde tedavi edilecek bölgeye ulaşılır. Pek çok hastalıkta çok çeşitli girişimsel radyolojik tedavi yöntemleri uygulanabilmektedir. Başlıca iki ana gurupta; damar içi ve damar dışı uygulama yöntemleri bulunmaktadır. Bu işlemler lokal veya gereğinde genel anestezi altında gerçekleştirilir. Hastalar için girişimsel radyolojinin açık cerrahiye göre sağladığı pek çok konfor ve avantaj bulunmaktadır. Bunlar içerisinde en önemlileri;

  • Tedavi, gözlem ve iyileşme sürelerinin çok daha kısa olması
  • Anestezi ve buna bağlı risklerin çoğu zaman olmaması
  • Tedavi risklerinin (komplikasyonlar) ve ağrının belirgin azalması

 

Peki bu çok önemli avantajlara karşılık,

Girişimsel radyoloji riskleri nelerdir?

Bu başlıkta ele alacağımız başlıca konu; girişimsel radyolojik tedavi uygulamaları sırasında sıklıkla kullanılan kılavuz görüntüleme cihazlarının, özellikle uygulayıcılar üzerindeki, zararlı radyasyon etkileri, yani girişimsel radyoloji riskleri olacaktır.

Radyasyon; radyoaktif maddelerin çıkardığı ışınların tümüne birden verilen isimdir. X-ışınları dalga tipi iyonlaştırıcı radyasyon grubundadır. X ışınlarının 1895 yılında Alman Fizik Profesörü Prof. Dr. Wilhelm Conrad Röntgen tarafından keşfi ile radyoloji bilimi doğmuştur.

Radyasyonun zararlı etkileri ile ilgili X-ışınlarına bağlı ilk kanser vakası, 1902 yılında rapor edilmiştir. Işınlanan canlılarda gözlenen biyolojik etkiler radyobiyoloji bilimini doğurmuştur. Radyobiyolojinin Temel Kanunu’na göre radyasyona karşı en duyarlı hücreler; eritroblastlar (alyuvar ana hücreleri), bağırsak hücreleri, sperm ana hücreleri ve cilt bazal hücreleridir.

Girişimsel radyoloji riskleri nelerdir denildiğinde, hastanın tedavi sırasında maruz kaldığı radyasyon değil, yani hastaya ait risk söz konusu değildir

Radyasyona karşı en dirençli hücreler ise, bölünmeyen ve farklılaşmış olan kas, sinir hücreleri, olgun alyuvarlardır. Işınlanmış hücrelerde esas hedef, canlıların temel yapısı olan hücre ve hücre çekirdeğinin içinde genetik bilgilerin yer aldığı DNA’dır. Hücrenin radyasyona karşı en duyarlı evresi hücre bölünmesi sırasındadır. DNA ışınlanmasının 3 ana sonucu vardır: hücre ölümü, kanser gelişimi ve genetik hasardır.

Radyasyonun biyolojik etkileri, saniyelerden 20-30 yıla kadar varan zaman aralığında gelişebilir. Vücudun bazı bölgeleri diğerlerine nazaran daha meyilli olsa da, radyasyon hemen her doku ve organda kansere yol açabilir. Ayrıca, kalıtım hücrelerinin kromozomlarındaki değişim ya da dönüşümlerle, ışınlanan kişinin sonraki kuşaklarında da genetik hasarlar ortaya çıkabilir.

Alınan doz ne kadar düşük seviyede tutulursa, radyasyonun kötü etkilerinin ortaya çıkma olasılığı da o derecede azaltılmış olacaktır. Girişimsel radyolojik uygulamalarda sıklıkla kullanılan kılavuz görüntüleme yöntemleri olan floroskopi, anjiografi, bilgisayarlı tomografi cihazları x-ışınları ile görüntüleme sağlamakta, yani iyonizan radyasyon yaymaktadır.

Bu girişimsel işlemler esnasında sağlık çalışanları, özellikle üst ekstremitelerine (el ve kollar) yönelik, oldukça önemli dozlarda iyonizan radyasyona maruz kalmaktadır. 1960’lardan itibaren geliştirilen; anjiyoplasti, embolizasyon, kateterizasyon, stentleme, koilleme, trombolitik tedavi, kriyoablasyon, radyofrekans ablasyon (RFA), lazer ablasyon işlemleri gibi, girişimsel radyologların öncülüğünü yaptıkları işlemler günümüzde rutin işlemler arasına girmiş olup hemen hemen hepsi floroskopi eşliğinde gerçekleştirilmektedir.

Girişimsel radyoloji riskleri nelerdir denildiğinde, hastanın tedavi sırasında maruz kaldığı radyasyon değil, yani hastaya ait risk söz konusu değildir. Çünkü hasta sadece tedavi işlemi sırasında kısa süreli bir veya birkaç kez radyasyona maruz kalacak, bu olumsuz etkilerin büyük bir bölümü de zamanla onarılacaktır. Burada kastedilen risk, girişimsel radyoloji ünitesinde çalışan, başta işlemi gerçekleştiren radyolog olmak üzere, işlem süresince hastanın yanında bulunan personelin maruz kaldığı radyasyon etkileridir.

Uzunca bir mesleki yaşam süresince düşük de olsa tekrarlayan radyasyon dozlarına maruz kalma, yani ışınlanma sonucu meydana gelebilecek etkiler, ilerleyen yıllarda ortaya çıkabilen ve çoğu kez ölümcül olabilen bir dizi hastalık ve etkiye neden olabilmektedir.

Bunun sebebi, düşük doz dahi olsa tekrarlanan ışınlanmalarda vücudun hasarı onaramaması ve hasarın giderek artabilmesidir. Ne kadar düşük olursa olsun, radyasyon ışınlamalarının kanser riski taşıdığı bilinmektedir. Alınan doz azaldıkça, radyasyonun kötü etki olasılığı da o derecede azalır.

Girişimsel radyoloji riskleri nelerdir konusunda öncelikle girişimsel radyologların maruz kaldığı uzun süreli tekrarlayan radyasyon düşünülmelidir. Başta radyoloğun elleri X-ışınına direk maruz kalmaktadır. Ayrıca, ortamda saçılan radyasyon ile el ve kollara alınan radyasyonun diğer tüm organlar üzerindeki olumsuz etkileri de maruz kalınan toplam radyasyon üzerinde etkili olmaktadır.

Yapılan araştırmalarda kurşun eldiven kullanımının gerekli olduğu, ancak korumada yetersiz kaldığı, bunun yanısıra ışın doz ve zamanlarının optimize edilerek maruziyeti azaltmanın daha etkili olacağı bildirilmektedir.

Sonuç olarak, radyasyona en fazla maruz kalan kişiler olan radyasyon çalışanlarının, aralıklı olarak ışına maruz kalmaları sonucu meydana gelebilecek etkiler, çoğu kez yıllar sonra ortaya çıkabilen ölümcül etkileri kapsamaktadır.

Ayrıca, bu kişilerin kendilerinden sonraki nesillerinde de kalıtımsal bozukluklara rastlanabilir. Girişimsel radyolojinin son yıllarda BT ya da floroskopi eşliğinde gerçekleştirilen, çoğunlukla damarsal işlemlerin artan sıklığı ile birlikte radyasyon çalışanları için tehlikenin boyutları artmaktadır.

Radyoloji çalışanlarının, özellikle de girişimsel radyologların, x-ışınlarının zararlı etkilerinden korunmaya yönelik önlemler hakkında bilgi sahibi olmaları, en az doz ile çalışma kriterlerine uymalarını, mutlaka kişisel koruyucu ekipmanlar kullanmaları önerilmektedir.

İlginizi Çekebilir :


renkli-doppler-1200x675.jpg

Renkli Doppler, bir ultrasonografi görüntüleme yöntemidir. Günümüzde artık sadece gri skala (siyah-beyaz) ultrasonografi cihazları pek kullanılmamakta olup üretilen hemen hemen tüm cihazlarda renkli Doppler özelliği bulunmaktadır.

Renkli Doppler Ultrason

Hem renkli Doppler ultrason, hem de siyah-beyaz gri skala ultrasonografik incelemeler aynı cihazla yapılmakta ve hemen hemen her tür inceleme sırasında birbirlerini destekleyici olarak kullanılmaktadır.

Renkli Doppler nasıl çekilir?

İncelenecek damar, kitle ya da organlar, önce gri skala US ile anatomik olarak incelenir; damarın iç yüzeyindeki düzensizlik, kolesterol plakları ve kalsifikasyon araştırılır. Daha sonra cihazın renkli Doppler özelliği çalıştırılır ve incelenecek damarlardaki kan akımının niteliği ve niceliği incelenir. Akım renkle kodlanır, akımın yönü ve şekli belirlenir. Renkli Doppler adı verilen bu incelemede, önce renklerin tonlamasına bakarak akımın hızı hakkında kabaca bir fikir sahibi olunabilir.

Renkli Doppler’de temel olarak, kırmızı ve mavi renkler kullanılır. İncelenen akım için hangi renk seçilmişse, diğer renk karşı yönden gelen akımı gösterir. Hızlı akım rengin açık tonları ile gösterilir. Damarlardaki darlıklardan sonra izlendiği gibi, akımın girdap yaparak tersine döndüğü alanlar, karşı renkle kodlanırlar. Hızın çok arttığı belirgin darlıklarda da karışık bir renk mozayiği ortaya çıkar.

Renkli Doppler Ultrasonografi nasıl çalışır?

Yaklaşan ya da uzaklaşan bir tren sesini düşünelim. Sabit frekansla ses veren hareketli bir kaynak yaklaştıkça daha tiz (artmış frekans, kulağa gelen sesin dalga sayısı artmıştır), uzaklaştıkça daha pes (azalmış frekans, kulağa gelen sesin dalga sayısı azalmıştır) işitilir.

Buna Doppler kayması adı verilir. Damardan akan kanın içerisindeki kanın kırmızı hücreleri gibi şekilli elemanlar hareketli yapılardır. Ses bu yapılardan yansır. Gönderdiğimiz sesle yansıyan sesin arasındaki frekans değişikliğini (Doppler kayması) saptayarak akımın yönünü ve hızını belirleyebiliriz.

Görüntüler, akım yönüne göre seçilen renk tonları ile kodlanır ve gösterilir. Ayrıca, incelenen damarın ortasından küçük bir alan seçilerek akım, frekans ya da hız/zaman grafiği şeklinde yazdırılır. Akımın hızını ve niteliğini bir grafik şeklinde gösteren bu yönteme de Spektral Doppler adı verilir. Akımın niceliği ve niteliğini belirlemede spektral Doppler daha duyarılıdır. Grafik üzerinde ölçümler yapılarak hem darlığın derecesi saptanabilir, hem akımın niteliği bir takım ölçümlerle (birçok Doppler indeksleri ile) sayısal olarak gösterilebilir. Doppler US’de yüksek frekanslı ses kullanılmakla birlikte, dönen sesteki frekans değişikliği kulağın duyacağı sınırlardadır.

Kulak en duyarlı ses ayırıcısıdır. Renkli Doppler incelemeyi yapan deneyimli bir hekim, bu sesi dinleyerek akımın niteliği ve niceliği hakkında yeterli bilgi sahibi olabilir. Bu nedenle günümüzdeki en gelişmiş renkli Doppler ultrasonografi aygıtlarında bile hoparlörler varlıklarını sürdürmektedir. Son yıllarda teknolojik gelişmelerle, renkli Doppler ultrasonografi cihazlarına, görüntü kalitesini ve damarsal akım duyarlılığı artıran pek çok yeni özellikler eklenmiştir.

Ayrıca, burada ayrıntısına değinmeyeceğimiz, benzer çalışma prensiplerini ve bilgisayar teknolojilerini kullanan, başlı başına ayrı bir yeni görüntüleme tekniği de elastosonografidir. Bu yöntemde incelenen organ, doku ya da kitlelerin yumuşaklık/sertlik dereceleri değerlendirilerek, doğru teşhise yardımcı olan önemli bilgiler elde edilmektedir.

Karotis renkli Doppler nedir ?

Karotis damarları boyundaki ana atar damarlardır (şah damarı). Bu damarlar beyni ve diğer kafa/yüz bölgelerini besleyen ana damarlardır. Boyun ön bölümde sağ ve sol olmak üzere iki ana karotis damarı vardır. Bunlar çene altında ikişer dala ayrılarak beyin ve yüz bölgelerine uzanırlar. Beynin ve diğer baş yapılarının kan dolaşımları incelenirken en sık yapılan inceleme Karotis renkli Doppler muayenesidir.

Renkli Doppler incelemelerinin yapılmasının en önemli amaçlarından biri, akım hızı aracılığı ile damar darlıklarının belirlenmesidir. İncelenen karotis damarları, önce siyah-beyaz (gri skala) ultrasonografi ile görüntülenir ve incelenir; damarın duvar kalınlığı ölçülür, iç yüzeyindeki düzensizlik, kolesterol plakları ve kalsifikasyon araştırılır. Daha sonra cihazın renkli Doppler özelliği çalıştırılır ve kan akımı renkli olarak izlenir. İncelenen damardaki kan akımının hızı anlık olarak ölçülür ve bir grafik şeklinde takip edilir. Akımın hızını ve niteliğini bir grafik şeklinde gösteren bu yönteme Spektral Doppler adı verilir.

Damarda darlık varsa, bu darlığın derecesi hem görüntü üzerindeki ölçümlerle belirlenir, hem de akım hızlarındaki değişiklikler tespit edilir. Örneğin damar çapı yarıya inmişse akım hızı iki misli artmalıdır. Damrda görülen darlık dereceleri detaylı bir şekilde rapor edilir. %70 ve daha fazla olan darlıklar tedavi edilmesi gereken ciddi darlıklardır, %95 darlık ise kritik darlıktır. Bazen damarda hiç akım görülmeyen tam tıkanmalar da olabilir.

Skrotal renkli Doppler nedir ?

Renkli Doppler ultrasonografi incelemeleri ile teşhis konan önemli bir hastalık da erkeklerdeki varikosel hastalığıdır. Bu incelemeye skrotal renkli Doppler ultrasonografi denir. Burada testislerin toplar damarları genişlemiş, kıvrıntılı ve yumaklaşmıştır. Her iki testisin toplar damarları kasık bölgesine doğru görüntülenir. Damar sayıları ve seyirleri belirlenir, genişlikleri ölçülür. Normal bir kişide, hasta yatar pozisyondayken bu damarların çapı yaklaşık 1 mm civarındadır. Varikosel hastalarında damar sayısı artar, kıvrımlıdır ve çapları artmış olarak görülür. Testis toplar damarlarındaki akım yönü yukarı doğrudur. Renkli Doppler görüntüleme sırasında, hastaya derin nefes tutturularak ıkınması istenir ve akımın ters yöne değişip değişmediğine bakılır. Varikosel hastalarında ıkınma sırasında damarlar genişler ve akım testislere doğru ters yönde olur, buna reflü akım denir.

Obstetrik renkli Doppler nedir ?

Gebelik takibinde renkli Doppler ultrasonografi incelemeleri çok değerli bilgiler vermektedir. Erken gebelikte bebeğin kalp atımları Doppler ile duyulur. Bebeğin kan dolaşımı renkli Doppler ile incelenir. Ayrıca bebeğin plasentası, kordonu, plasentaya kan taşıyan anne rahimindeki atar damarlar da renkli Doppler ultrasonografi ile incelenir.

Renkli Doppler kaçıncı haftada yapılır

Gebelik takiplerinin her döneminde renkli Doppler ultrasonografi kullanılmalıdır. Özellikle gebeliği 21. Haftasında yapılması gereken ayrıntılı (detaylı veya ikinci düzey de denilir) ultrasonografide renkli Doppler incelemeleri mutlaka yapılmalıdır. Gebelik süresince karşılaşılan, örneğin bebekte gelişme geriliği veya plasenta yetmezliği gibi pek çok problemlerde de renkli Doppler incelemeler yapılmalıdır.

Renkli Doppler ultrasonografinin diğer bazı kullanım alanları

Renkli Doppler ultrasonografinin diğer bir önemli kullanım alanı da, tümörlerin damar yapılarını ve kanlanmasını araştırarak, iyi huylu ya da kanser olup olmadığını anlamaya çalışmaktır. Ayrıca, bazı organların hastalıklarında, organı besleyen damarlar ve kan akımları incelenerek teşhise yardımcı olmaktadır. Bunlara örnek olarak; karaciğer ve siroz hastalıkları için portal renkli Doppler, böbrek hastalıkları ve hipertansiyon araştırmaları için renal renkli Doppler incelemeler yapılır.

Kol ve bacakların hem atar damar tıkanıklıkları, hem de toplar damar tıkanıklıkları ve varislerine yönelik olarak, renkli Doppler ultrasonografi çok sıklıkla yaptığımız incelemelerdir. Son olarak, renkli Doppler ultrasonografiden yararlanılan diğer bir önemli uygulama alanı da, Girişimsel Radyolojik uygulamalar sırasında en yaygın olarak kullanılan ultrasonografi kılavuzluğundaki rolüdür. Girişimler sırasında iğne veya kateter yerleştirilirken, geçiş yolu üzerinde veya hedef alınan doku, kanal, kitle gibi oluşumların ve çevresinin damarsal yapısının bilinmesi, uygulanan işlemin başarısını ve risklerini etkileyen oldukça önemli bir faktördür. Bu bilgiler de renkli Doppler ultrasonografi desteği ve yardımıyla elde edilir.

Renkli Doppler fiyatları 2023

Özel muayenehane, görüntüleme merkezi ve hastanelerde renkli Doppler ultrasonografi ücretleri çok geniş bir fiyat aralığı göstermektedir. Renkli Doppler incelemeden beklenen doğru teşhisin elde edilmesinde, kullanılan renkli Doppler cihazının teknolojik özellikleri ve bundan daha da önemlisi; radyoloji uzmanının bu alandaki deneyimi oldukça önemli kriterlerdir. 2020 yılı, İstanbul ili için, Türk Tabipleri Birliğinin yıllık olarak yayınladığı hekim uygulamaları veri tabanındaki asgari ücret listesine göre, örneğin, Skrotal renkli Doppler; 395 TL, Karotis renkli Doppler; 642 TL, Obstetrik renkli Doppler; 691 TL, dir. Bu fiyatlar, özellikle zincir hastane gruplarında, birkaç kat daha yüksek talep edilebilmektedir.


penil-doppler-960x300-1.jpg

Penil Doppler Ultrasonografi. Sertleşme problemleri, erkeklerde oldukça yaygın görülen bir cinsel sağlık sorunudur. Sebepleri farklı olmak üzere genç, orta veya ileri her yaş gurubunda görülebilir. Ereksiyon problemlerinin teşhisi ve tedavi yöntemlerinin belirlenmesi için öncelikle detaylı bir muayene, tetkik ve araştırmalar yapmak gerekmektedir. Bu tetkikler arasında çok önemli yeri olan bir tetkik de penil renkli Doppler ultrasonografi (penil Doppler) incelemesidir. Özellikle sertleşme probleminin peniste yapısal veya damarsal bozukluklara bağlı olup olmadığı bu inceleme ile ortaya konmaktadır. Teşhis netleştikten sonra buna göre tedavi şekline karar verilir.

Penil Doppler nedir?

Penil Doppler, daha açık bir ifade ile “penil renkli Doppler ultrasonografi”, ereksiyon problemlerinin nedenini araştırmak için yapılan bir penis ultrasonografi muayenesidir. Bu muayene, bu alanda deneyimli bir radyoloji uzmanı tarafından, renkli Doppler ultrasonografi cihazı ile yapılır. Bilindiği gibi ultrasonografi zararsız ve radyasyon içermeyen bir görüntüleme yöntemidir.

Penil Doppler neden yapılmalıdır?

Penisin yapısında kılıfları içerisinde sertleşen kan havuzları ve bunların içinde atar ve toplar damarlar yer almaktadır. Penil renkli Doppler ultrasonografi incelemesi ile sertleşme probleminin sebebi araştırılır; peniste yapısal bir bozukluk olup olmadığı, özellikle sertleşmeyi sağlayan atar ve toplar damarların yeterli çalışıp çalışmadığı ortaya konur.

Penil Doppler nasıl yapılır?

Ereksiyon problemi olan hasta ultrasonografi masasında sırtüstü yatar pozisyonda iken, renkli Doppler ultrasonografi ile penisin tamamı önce yapısal olarak incelenir, sertleşmede ana rolü olan iki taraflı atar damarların çapları ve içindeki kan akım hızları ölçülerek kaydedilir. Sonra, penil Doppler iğnesi diyebileceğimiz çok ince bir iğne kullanılarak (çok ince bir insülin iğnesi) penis orta bölümüne (kan havuzu içerisine), sertleşme oluşturan bir ilaç enjekte edilir.

Enjeksiyon sırasında hastalar çok az ve kısa süreli bir rahatsızlık duyarlar. Penil Doppler yaptıranlar, işlem sonrasında bu iğneden korkularının yersiz olduğunu belirtirler. Bu enjeksiyondan hemen sonra dakikalar içinde hızla sertleşme başlamaktadır ve enjeksiyon sonrası 3., 5., 10., 15. ve 20. dakikalarda renkli Doppler ultrasonografi ile iki taraflı atar damarlar incelenir, damarlardaki çap artışı ve kan akım hızları kaydedilir.

Atar damardaki kan akımı, kalp atımları ile paralel olarak, kalbin kasılma anında pik bir yükseliş yapmakta, kalbin gevşeme döneminde ise azalmaktadır, bu akım hızları canlı olarak renkli Doppler ultrasonografi monitöründe grafik şeklinde izlenir ve ölçümler yapılır. Bu dakikalar içinde peniste gözlenen sertleşme derecesi de kaydedilir.

Penis atar damarındaki kan akım hızının zirve (pik) yaptığı seviye (biz buna PSV diyoruz) sertleşme için gerekli olan atar damar yeterliliğini veya performansını göstermekte, bu hız grafiğinin en dip seviyesi ise (biz buna EDV diyoruz) toplar damar kaçağı olup olmadığını göstermektedir. Atar damar yeterliliği için PSV değerinin en az 35 santimetre/saniye hızına ulaşması, toplar damar kaçağı yoksa EDV değerinin en fazla 3 santimetre/saniye hızına inmesi gereklidir. Pratiğimizde, tamamen normal olan bir peniste, bu süreler içinde tam sertleşme gözlemekte ve PSV; 35-100 cm/sn, EDV; 0 veya 0’ın altındaki hızları (eksi değerler) ölçmekteyiz.

Penil Doppler’in zararı var mıdır?

Penil Doppler incelemenin bir zararı yoktur. İnceleme tamamlandıktan yaklaşık yarım saat ile bir saat arasındaki bir sürede penisteki sertleşme normal haline dönmektedir. Ancak Hastalarımızın çok az bir bölümünde (yaklaşık %3 vakada) inceleme sırasında oluşan sertleşmenin uzun sürmesi ve penisin inmemesi sorun olabilmektedir. Bu duruma biz priapizm adını vermekteyiz, aslında böyle bir durum, aynı zamanda, penisteki sertleşme probleminin damarsal sorun kaynaklı olmadığının bir göstergesidir. Bu durumdaki hastalara penis üzerine buz tatbik edilmesi ve boşalması önerilir, buna rağmen 4 saatten fazla devam eden sertliklerde küçük bir iğne müdahalesi ile problem çözülmekte, penis normal haline dönmektedir.

Penil Doppler fiyatı nedir?

Penil renkli Doppler ultrasonografi incelemesi bu alanda deneyimli bir radyoloji uzmanı tarafından yapılması gerekmekte, her radyolog tarafından yapılamamaktadır. Ayrıca incelemenin yapılacağı renkli Doppler ultrasonografi cihazının teknik kapasitesi de önemlidir. Penil Doppler fiyatı, yapılan sağlık kuruluşu, klinik, muayenehane veya hastaneye göre çok geniş bir aralıkta değişiklik göstermektedir. Örneğin; Türk Tabipleri Birliğinin asgari ücret tarifesinde İstanbul ilinde penil Doppler fiyatı yaklaşık 2000 TL dir. Özel zincir hastanelerde bu ücret birkaç kat artabilmektedir. Penil renkli Doppler ultrasonografi incelemelerinin yapıldığı cihazın kalitesi ve radyoloji doktorunun akademik ünvanı da ücretleri etkilemektedir.


Penil Doppler 1


Kısaca


İlgili klinik branşın gerektirdiği görüntüleme alanındaki iş birliğini, en uygun maliyetle, en üst seviyede yararlılık, zararsızlık, çözüm odaklı inceleme ve tedavi yöntemlerini kullanarak hizmetinize sunmaktayız.




Mail Bülteni


Kliniğimizde olan tüm gelişmelerden haberdar olabilmek için bültenimize abone olabilirsiniz.



    Copyright 2023 Prof. Dr. Zekai Pekkafalı Her Hakkı Saklıdır.

    sağlık turizmi ankara malpractice lawyer in istanbul