Bu soruyu cevaplamak için bir yandan koronavirüs salgınının özelliklerini ve diğer taraftan kanser hastalarının özelliklerini gözden geçirmemiz gerekiyor. Koronavirüs salgını, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de ciddi bir toplum sağlığı tehdidi oluşturan hastalık olmasının yanı sıra, psikolojik ve sosyolojik yönden de bütün bireyleri çok yoğun bir şekilde etkilemektedir. Biyolojik (bedensel) etkilerinin yanı sıra, belki bundan da daha fazla ön plana çıkan psikososyolojik ve ekonomik etkileri gözlenmektedir. Diğer taraftan kanser hastaları, hastalıklarına tanı konduğu andan itibaren oldukça yoğun bir şekilde korku, kaygı ve endişe gibi derin ruhsal gerilimler altında yaşayan bireylerdir. Ayrıca, bir kanser hastasının başta yakın çevresindeki bireyler (eş, çocuk, anne, baba gibi) olmak üzere sosyal çevresi de, çoğu zaman, adeta bu hastalığa sahip bireyler kadar bu hastalıktan etkilenebilmektedir.
İnsan biyolojik ve bedensel olduğu kadar, psikolojik, yani ruhsal ve sosyolojik bir varlıktır. Bu nedenle, hem koronavirüs tehdidi, biyolojik olduğu kadar psikolojik ve sosyolojik yönleri ile ele alınmalı, keza hem de kanser hastalığı bedensel olmasının yanı sıra ruhsal ve sosyolojik olarak da ele alınmalıdır.
İlk ortaya çıkışından itibaren, bütün medya kanallarında da anlatıldığı gibi, koronavirüs enfeksiyonunun genç ve sağlıklı bireylere bulaştığında kaydadeğer bir yaşamsal risk oluşturmadığı, ancak, yaşlı bireyler ve risk faktörü olan hastalarda (kanser ve kanser tedavisi görenler dahil) yaşamsal riskleri olduğu bilinmektedir. Yapılan çalışmalarda koronavirüs enfeksiyonundan ölüm oranları tüm toplumlarda ortalama %3 civarında olmakta, bunların da büyük bir bölümünü yaşlı ve risk faktörü taşıyan bireyler oluşturmaktadır.
Kanser Hastaları Corona Virüse Karşı Hangi Önlemleri Almalı ?
Tüm kanser hastaları arasındaki koronavirüsten ölüm oranları yaklaşık %7 civarında bulunmuştur. Burada kanserin ve yapılan tedavilerin türüne göre, hastaların koronavirüsten etkilenme ve ölüm oranları çok büyük farklılıklar göstermektedir. Geçmişinde kanser tanısı ve tedavisi almış ve sağlığına kavuşmuş hastaların riski, çok daha azdır. Ancak; lenfoma, lösemi, multipl miyelom gibi kan yapısını ve bağışıklık sistemini bozan, hematolojik, kan kanserli olan hastalar, kemik iliği nakli olan hastalar, akciğer kanserli hastalar, ağır kemoterapiler ve radyoterapiler uygulanmakta olan diğer tüm kanser hastaları koronavirüs enfeksiyonundan nispeten daha yüksek oranlarda etkilenirler ve bu hastalara yönelik koruyucu önlemler konusunda daha dikkatli olunması gerekir.
Tüm kanser hastaları, planlanan onkolojik tedavilerine (kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi, vb) aksatmadan mutlaka devam etmelidirler. Hastalığın tanısı veya takibinde gereken radyolojik görüntüleme kontrollerinin de aksatılmadan uygulanması gerekir.
Biyolojik, yani bedensel ve bireysel olarak, korunma ve bağışıklık sistemini güçlendirme konusunda, tüm medyadan duyurulan genel prensipler kanser hastaları için de geçerlidir. Artık tüm toplum tarafından iyi bilindiği için, korunma önlemlerine ve beslenme önerilerine burada temas etmeyeceğim. Bu makalede, koronavirüsün ve kanserin, nispeten iyi bilinen biyolojik ve bedensel özelliklerinden ziyade psikolojik ve sosyal yönlerine temas edeceğim.
Koronavirüs salgını, bedensel olduğundan çok daha fazla, korku, kaygı, endişeler gibi psikolojik ve sosyoekonomik çöküntüleri beraberinde getirmiştir. Koronavirüs, kanser hastalarında %10’un altında bir ölüm riski taşımakta, buna karşılık özellikle ileri evre kanser hastalarında, kanserden ölüm riski bu oranın çok daha üzerinde olmaktadır. Zaten bu hastaların büyük bir bölümü yoğun bir ruhsal çöküntü, ölüm kaygısı ve hatta bazen kabullenmişliği içinde yaşamaktadır. Bu hastalarda çoğu zaman, yaşama karşı ilgi azalmış ve bir pes etmişlik tablosu hakimdir. Böyle bir psikoloji ile yaşamakta olan kanser hastası, bir de ek olarak koronavirüsün psikososyolojik çöküntülerine maruz bırakılmamalıdır.
Hastanın birlikte yaşadığı yakın çevresi (eş, anne, baba, çocuk, vb) hastada ilave bir psikolojik gerilim oluşturmamaya özen göstermelidir. Aksine, gerekli bedensel koruyucu önlemler alınmak kaydıyla, ruhsal destek yönünden, hastanın isteği ve ihtiyacı doğrultusunda, huzur bulacağı ortamlarda bulunmasına ve hatta kişilerle görüşmesine engel olunmamalıdır. Özellikle, hastaların açık ve temiz havada yapacakları gezilerle doğayla bol bol temas etmesi oldukça yararlı olacaktır. Koronavirüse karşı korunmaya yönelik, katı sosyal izolasyon, kanser hastasındaki zaten var olan ruhsal çöküntüyü daha da derinleştirerek olumsuz etkileyebilecektir. Hastanın, gerekli bedensel tedbirler alınarak sürdüreceği bu tarzdaki bir sosyal yaşamı, hastalığının seyrini daha olumlu etkileyecektir.
Ayrıca, unutulmamalıdır ki; doğal bağışıklık sistemini besleyen ve güçlü tutan faktörlerin en başında ruhsal dinginlik ve stresten uzak kalmak gelmektedir. Özellikle kanser hastaları, bedensel korunma ve destekleyici beslenmenin yanı sıra, ruhsal destek ve huzur atmosferine de diğer bireylerden daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar. Bilimsel olarak da, çok sayıda çalışmada, müzik terapi gibi sanat terapi uygulamalarının da bu hastalar üzerindeki olumlu etkileri bildirilmiştir.
Hocam kanser hastalarına kovid aşısı önerirmisiniz
öneririm
hocam benim annem göğüs kanseriydi 5 yıl önce iyileşti ama şimdi korona oldu anneme nasıl yardımcı olabilirim nelere dikkat etmesi gerekir.
Kanser geçmişi önemsiz. Normal takip yeterli. Geçmiş olsun
Merhaba
Babam dil kökü kanseri 10 yıldır çok şükür temiz herşeyi fakat dün testi potif çıktı . Saglık bakanlığının vermiş olduğu ilaçları içsin mi ? Bilemedim ne yapmalıyım dr ?
İçsin.
Iyi gunler hocam babam kanser tedavisi gordu 1 yil once kemoterapi sonra duzeldi ama simdi 3-4 aydir baska yerinden cikti kanser ilik nakli olmasi lazim dendi ama su anda 1 aydir corona testi positif durumuda agirlasiyor yeme icme azaldi simdi tedaviye alinmiyorda pozitifden dolayi nasil bir yol cizmek lazim bu konu hakkinda bilgi verebilirmisiniz
Merhaba. Korona testi negatifleşene kadar ilik naklini bekleteceksiniz. Geçmiş olsun.